Header Ads

Fatih Sultan Mehmed'in Çocukluğu - Biyografi

Fatih Sultan Mehmed çocukluğu, Osmanlı padişahlarının çocuklukları, SÜHEYL ÜNVER,Fatih Sultan Mehmed hayatı, Fatih Sultan Mehmed babası, Fatih Sultan Mehmed sözleri, Fatih Sultan Mehmed kılıcı, biyografi, Fatih Sultan Mehmed hocası, Fatih Sultan Mehmed kimdir



FATİHİN
ÇOCUKLUK DEFTERİ
UN CAHIER D'ENFANCE DU SULTAN MEHEMMED
LE CONQUERANT " FAT İH"
Te r t ipleyen :
Ord. Prof. Dr. SÜHEYL ÜNVER
Tıp Tarihi Enstitüsü Müdürü
İ S T A N B U L
1 9 6 1

KEMAL MATBM.SI — İSTANBUL
Bir Defterin Düşündürdüğü Bir Husus :
Karanlıktan Aydınlığa
Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver
İstanbul Üniversitesi
Tıp Tarihi Enstitüsü Müdürü
Takriben her beş senede bir mahiyetini bilemiyerek ve lâkin anlarnaga
çalışarak elime aldığım bir defter var. İlk görüşürn bende hiçbir
tesir bırakmadı. Zira 1940 dan önce idi. Bu tarihde İstanbul Kütüphanelerinde
ve müzelerinde bulunan ve kısmen Anadolu’dakiler dahil Türkçe,
Farsça ve Arapça yazıpaları sıra ile birer birer gözden geçirniege başlamıştım.
Anlayabildiklerimi fişlerime geçiriyor, Fatih Devri eser ve
hatıraları üzerinde bilhassa duruyordum. İşte 1945 senelerinde idi ki, bu
defteri bir daha gördüm. İçime bir şüphe kurdu girdi. Fakat bunu ben
hayırlı bir ışık telâkki ettim. İçinde iptidai birkaç tezyini örnek, birkaç
yüz çizgisi, birkaç alfabe ve bu meyanda Fatih Sultan Mehmed’in tuğraları
müsveddeleri. Ne olabilirdi? Hem de zamanı kâğıtları üzerine.
Şüphemi ortaya koysam benden müsbet delil isteyecekler. Ah bu yalnız
müsbet delillerin peşinde koşmak ile neler kaybettirdiğimizin farkında
olmayız. İndî ve dogmatik hükümlerden kaçınmak müsbet ilim kadrosu
içinde nemâlanmış dimağlara yakışır. Fakat fenni bir izah ile, bir insanın
görgüsü derecesine göre bu gibi biraz da altruizme kaçabilen hükümlerden
müstani kalmamak da icab eder. Tarih metodlarma uymazsa bile
bazen bunun da bir yeri vardır. Nitekim maksadımı ancak bu suretle (kabıile
mazhar olsun veya olmasın) bilhassa devrini, o büyük ince ruhlu
ve hassas Fatih Sultan Mehmed’in şahsiyeti üzerinde .çok durmam hasebiyle,
ifadeye çalışacağım. Zira bu mevzuu başka bir türlü ele alıp şüphelerimi
izah etmenin zorluğuna inanarak düşündüklerimi şöyle izah
edebileceğim:
Bu defteri 1950 de üçüncü defa tekrar gördüm, Bu sefer onu daha
yakından hattâ kâğıtlarındaki filigramlarına kadar inceledim. Notlarımı,
bulunduğu kütüphane ve numarasını da kayd ile bir dosyada muhafaza
ettim. Fakat bir türlü bunu 1953 de İstanbul’un 500 üncü Fetih yılı
dolayısile neşre cesaret edemedim.
Zira beni üzen bir hâdise de oldu; Fatih’in ölümü ve onu takibeden
hâdiseler üzerine Venedikli bir tacirin, kardeşine yazdığı İtalyanca mektubun,
İngiltere Kralı IV. Edward’a devrinin Fransızca tercümesi ile
ve zamanının garp tezhip ve tezyinatı usulünce bir sureti süslenip takdim
olunur. B. Amerikada Princeton Üniversitesinde duran ve 1959 yılında
mahallinde gördüğüm, ve 10 sene takiple ele geçirdiğim bu asıl
nüshasını bazı tarihçilerimiz ehemmiyetsiz telâkki etti. Benim elime geçmesi
hasebiyle tarafımdan neşrine (1), imalı ve hattâ acı bir lisanla itiraz
ettiler. Fakat vesika, mahiyetini kaybetmedi.
Bu yeni toplamam, ikinci olarak neşredince bittabi, öyle bir kaynak
ki öbürü kadar bile bir ip ucu vermediğinden daha çok itirazları mucib
olacak. Amma ben Fatih Devri hâdiselerini yalnız tarih sahifelerinde
aramadığım, o devrin vesikalarından da manâlar çıkarmga merak ettiğim,
tesadüfen, elime geçince benim de izah etmek mecburiyetinde kalmam
ve bazı aydınlatıcı teferruata da kıymet vermemden dolayı bunları
da ehemmiyetden uzak tutmadım.
Defteri en son 11/12/1956 da gördüm. Dosyamın üzerine şu notu ilâve
etmişim. «Ahersiz lâkin mührelenmiş ham beyaz kâğıt üzerine ÿèrii'
cilt. Kâğıtların üst ve altları küflenmiş bir defter. XV inci asırdan kalma,
hep Fatihin şehzadelik veya saltanatının ük senelerine aid müsvedde
defteri gibi de telâkki olunabilir. Bu gibi vesikalara da kiÿinét vermeği
düşünenlerce iyice tetkik edildikten sonra hükmolunrnak 'için -düşünülmeğe
değer.»
işte bu defteri kat’î ve sarih bir neticeye' bağlamadan, kabul edilsin
veya edilmesin inceliyerek Fatih Devrine ait tetkiklerin hemen hiç'kalmadığı
şu son senelerde ortaya koymağı doğru buldum.
Bu defter Topkapı Sarayı Müzesi Hazine Kütüphanesinde No. ‘2324
dedir. Mütenevvia 1 ve No. 275 de resim defteri kaydile vaktile Zülvecheyn
Kütüphanesinde imiş. Hazinei Hümayûndah m.evrud asafdandır,
diyor.
Bir defa bu sefer hâlen Topkapı Sarayı Müzesinde verdiğim numara
ile görülebilir. O ehemmiyetsiz gibi görünen Zülvecheyn Kütüphanesinde
duracak ve Hazinei Humayuna konacak kadar kıymet vörilmiş olduğu
bu defterin başında yazılı kendi tercümei halinden anlaşılmaktadır.
Defter, beyaz mühreli kâğıtlar ilk yapıldığında daha büyükçe ikerl
şimdi 21,5 X 28,5 eb’adındadır. Kâğıt mühreli olmasma rağmen pürtüklücedir.
Kalemle yazılırken tebeşirli çuha kullanılmanııştır. Bu suretle
kâğıdın bazı yerlerindeki yağlanabilen kısımlar kapatılamâmış ve ’ kalem
buralarda iyi ve düzgün işliyememiştir. Her ne kadar bazı resimler
fırça ile yapılmış intibaını veriyorsa da daha ziyade ucu ince bir kamış
kalemle yapıldığı kanaatindeyiz. Yalnız bir balık ve yüz resmi var ki
bize mutlaka fırça ile yapılmış intibaını- verdi. Zira bû şekilde ' kamış kalemle
yapılamaz. Defterde, bütün müsvedde yazılar ve resimlerde -hep
siyah mürekkep kullanılmıştır.
Defterlerin, ikinci Sultan Murad zanianında İtalya limanlarından
kalkan gemilerle getirilen, Akdeniz sahil şehirleri ve m.erkezî Avrupâda
toplanan kâğıtlardan yapıldığını görüyoruz. Çok sâde bir tac şeklin-
(1) Dr. Süheyl Ünver/ Fatih Sultan,. Mehmed’in ölümü vs hâdiselşri üaerime
bir vesika 12/Eylûl/1481. İstanbul Üniversitesi yaymlarıridan, No. 530, 1952.
dedir. Aynı filigran «el ile yapılmış su damgası» 60 dan fazla yâprakda
görülmektedir.. Şekil buraya tek ve yalnız bu çeşittendir. Kâğıt aherli
olarak terbiyeleiimediginden siyah mürekkep nes.cine kadar nüfuz etmiştir.,
Zira bu kabil kâğıtlar mürekkebi emdiğinden silinti ve kazıntı, daima,
,izâle^ edilemiyecek lekeler halinde kalır. Bu cihetle itinalı kâğıtlar
değildir. Müsveddelik, mahiyetindedir. Bugünkü sağlam resim kâğıtları-,
na benzetilebilir. Kâğıt tamamen beyaz cinsdendir.
Bu defterin yapıldığı zamana ait kabını bilmiyoruz. Bunlar dağınık
veya birbirine tutturulmuş kâğıtlar halinde de olabilir, belki de bir defter
gibidjr. Fakat II. Abdülhamid sarayının mücellithanesinde yeni bir
cilt yapılmıştır. Bugün bunu muhafaza etmektedir.
Defteri karıştırdığımızda, uzun seneler ciltsiz kâğıtlar halinde durn&
ası veyahut cildi koparılmış olmasından baş ve son taraflarında 10-20
tabaka kadar kâğıtların muhtelif yerlerinden küflenmiş olduğunu gördük.
Bugün o küflerin kâğıtlar üzerinde garip lekeler halinde izleri belli
oluyor. Bir defa ehemmiyet verilerek ciltlenmiş, yalnız eski boyundan
kısaltılmış,_hattâ bu.yüzden bir iki resim, de ucundan kıvrılacağına kesilmiştir.
Defterin ne başında, ne ortalarında ve nede sonunda Fatih ve Devrine
aidiyetini bildiren hiçbir kayıt yoktur. Bunun eski kabı yerine kaim
olan kısımda bir şeyler, yazılı idi de, bugün cehalet an’anelerinin devamı
icabı yeni mücellitlerin kap yerine kaim olan kısımların atrnaları hasebiyle,
o zaman ciltlenmesini mucib olan kayıt da mı yok oldu, bir şey
denemez. Lâkin defterde mevcut olanlar bunlardır:
— Fatih Sultan Mehmed’in tamam ve noksan çok sayıda tuğrası ve
müsveddeleri.
— II. Sultan Murad ve Fâtih devri eserlerinden görülebilen bazı çi
çek motifleri ve bunlardan mürekkep ufak térkipler.
— At başları, baykuş, kartal,.leylek çizgileri
— Efsanevi kanat şeklinde ve yine XV. asırda tezyinatımızda yer
alan Rumi dediğimiz örnek parçaları.
— Hıristiyan portreleri çizgileri.
Sarıklı yüz çizgileri ve bunlarm yanlız baş etüdleri.
— Türk alfabesi
— Yunanca alfabe
' — Fala bakmada kullanılan nokta ve çizgilerin çeşitleri
— Farsça iyi ökunarnıyan beyitler
• Biitün bunlar ;
a — Yalnız zamklı ve is siyah mürekkep kullanılarak
b ^ Büyük bir ihtimalle kalın, ince udu kamış kalemlerle
c — Zayıf bir ihtimalle bazıları da fırça ile çizilerek yapılmıştır.
5
Defterde ;
I — Fatih Sultan Mehmed ve II. Sultan Murad devrinden önceye ve
ondan sonraya ait hiçbir not ve çizgi yoktur.
II — Tuğralar Fatih Sultan Mehmed devrine kadar çok galip bir ihtimalle
Padişahlar tarafından imzaları olarak bizzat yapılıyordu. Bunlar
da Fatif Sultan Mehmed tarafından bu hususî müsvedde defterine
temrin ve karalama maksadı ile yazılmış olmalıdır.
Filhakika biz Fatih Sultan Mehmed’in birkaçı altunlu ve altunla yazılıp
kenarları lahrirli, mütebakisi siyah is mürekkebiyle tahrir olunm.uş,
50 nin üzerinde tuğralarını gördük. İncelikleri ve kalınlıkları birbirine
benzemiyor. Fakat, esasında Mehmed bin Murad Han aynı istifdedir bu
defterde de öyle olduğu gibi Fatih Sultan Mehmed’in diğer çeşitlerinde
de böyledir. Binaenaleyh kendisine ait olması ihtimali üzerinde çok duruyoruz.
Zira bu defterde kendi imzası makamında tuğra müsveddeleri
bulunmaktadır.
III — Nakış müsveddeleri çok iptidaidir. En güzel teferruatı ve güzel
terkipleri II. Sultan Murad ve Fatih Sultan Mehmed devrinin bilhassa
baş nakkaşı olan Baba Nakkaş’jn Saray nakışhanesinin bitmiş ve
bitmemiş eserlerinde müşahede olunmaktadır. Bu defterdekiler çok basit
ve adeta bir çocuk kaleminden çıkmış şekildedir.
IV ■— Yüz çalışmalarının mühim bir kısmının Fatih’in ve garip ihtimâlle
babası II. Sultan Murad’ın sarayında rehine olarak bulunan Rumeli
Prensleri ve Beylerinin oğullarının kalemiden çıkmış, Fatih’in Şehzadeliğinde
arkadaşlığını yapmaları hasebiyle, eSasen san’ata ve resme karşı
doğuşundan itibaren bir meclubiyet duyması hasebiyle oynama mahiyetinde
yapıldığı veya yaptırıldığı da düşünülebilir. Çünkü arada bir
kaç hıristiyan başı da çizilmiştir. Lâkin sankh ve sakallı tiplerin kendi
tarafından yapıldığı tahmin olunabilir.
V — Bütün bunlar bu bahislerle meşgul olamıyanlarm ilmi mülâhazaları
olarak asla kabule yaklaşamıyacakları, birtakım şahsi görüşlerim
sayılabilir; lâkin onların, bunun aksini iddia etmek hususunda indî karar
vermekde zorluk çel^miyeceklerini de kabul ediyorum. Buna cevap yermek
istiyenlerin defteri sahife sahife tetkik etmelerini tavsiye ederim.
Şimdi katı bir mütalâa dermeyanından bu sebebler dolayısiyle çekinmem
ile beraber Fatih’in resimden ve nakıştan anladığına, resim ve
hattâ nakış da yaptığına hükmolunabilir. Çalışmalar çok çocukça ve o
nisbetde acelece velâkin çok kudretlidir. Resimde ve bilhassa insan figürlerinde
çok dikkat sarfedilrhiştir. Yüzlere verilen dikkatli intibalar
harikulâdedir. Tuğra’nm da sahibi tarafından yapılmış istif denemeleri
olarak kabul edilmesinde hiçbir mahzur yoktur. Temrin mahiyetinde olduğundan
çokça yapılmıştır.
Filigran’a gelince; Bu çeşit alâmetli kâğıtlardan başvekâlet arşivinde
II. Sultan Murad devrine ait 835-841 (1431-1437) arasında tapu defterinde
ve 859 (1455) a ait Manavgat ve Arnavutluğ§ı ait iki deftere,
847 (1469) ve 879 (1474) Tekirdağ, Çirmen,.Kızanlık, Zagra ye Umur Bey
evkafı defterlerinde aynen bu vardır.
D e fte rin 60 tan e filig ram ın d a n 3 o rh ek
Tabiî büyüklükte «aynen*
Filigranlar hakkında 4 cilt Ch, Briguet katalogunda Florence (N.
11706) da 1448-1456 tarihleri arasında yapılan kâğıtlar meyanında görüldüğü
gibi 11678 numaradadır. 1373 Fano, 1385 Fabriano ve Flaam kayıtları
da müşahede edilmiştir, İşte bu müsvedde defteri ÏI. Murad devrinde
Türkiye’ye İtalya limanlarından getirilen bu kâgtılardan yapılmıştır
ve o devre ait bazı defterler de bugün Başevkâlet arşivinde elimizde
bulunmaktadır. İşte öyle bir defter ki. II. Sultan Murad devri kâğıdı ile
yapılrnış, içinde Fatih Sultan Mehmed’in temrin için çizilmiş tuğra örnekleri
ve birçok müsvedde yazı ve resimleri, v s ... Mevcuttur.

Hiç yorum yok